20. yüzyıl Amerikan sanatının önde gelen ressamlarından biri.
Chicago Sanat Enstitüsü (1904-05) ve New York Sanat Öğrencileri Birliği'nde (Art Student's League) akademik bir öğrenim gördü (1907-08); ancak, geleneksel Avrupa resim anlayışını kısa bir süre sonra terk ederek, Uzakdoğu sanatına yöneldi. Bir süre reklam ressamlığı yaptıktan sonra 1912'den 1916'ye değin çeşitli okullarda sanat dersleri verdi. 1916'da çizimleri fotoğrafçı Alfred Stieglitz'in (1924'te evlendiler) dikkatini çekti; Stieglitz'in çevresinde toplanan galeri "291" ressamlarının sanat anlayışına yakınlık duydu. Stieglitz'in en önemli portre dizilerinden biri O'Keeffe'in fotoğraflarından oluşur.
O'Keeffe'in ilk resimlerinde belli bir taklitçilik söz konusuydu, ama 1920'lerin başlarında kendi özgün üslubunu buldu. Yapıtlarında çoğu kez kafatasları, hayvan kemikleri, bitkiler, kabuklar, kayalar, dağlar gibi daha doğal biçimleri büyütüyor, belirgin ve ritmik dış çizgiler, net ve açık renk alanlarıyla hacimlendirerek veriyordu.
Bu nesneleri derinliği olmayan bir mekan içine yerleştirerek onlara bazen erotik, bazen de psikolojik ve simgesel anlamlar kazandırıyordu. Yapıtlarındaki kesinlik ve sertlik bir anlamda Charles Sheeler ve Charles Demuth'un presizyonist resimlerini andırmakla birlikte, biyomorfik biçimlere soyut bir güzellik katmadaki başarısı bütünüyle özgündü. "İneğin Kafatası, Kırmızı, Beyaz ve Mavi" (1931) ve "Siyah Süsen Çiçeği" (1926) bu tür yapıtlarının tipik örnekleridir. O'Keeffe en önemli yapıtlarını 1920-40 aasında gerçekleştirdi ve 1980'lere değin resim yapmayı sürdürdü.
Son yapıtlarında sık sık New Mexico'nun bulutsuz göğünü ve çöl görünümlerini işledi. 1970'te Whitney Müzesi'nde düzenlenen toplu sergisi O'Keeffe'in modern Amerikan sanatındaki en özgün ve önemli sanatçılardan biri olarak ün kazanmasını sağladı. 1976'da otobiyografisi Georgia O'Keeffe yayımlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder